BARIŞ MANÇO İLE OLUMLU DAVRANIŞ GELİŞTİRME
Edebiyatın sadece metinlerden ibaret olmadığı; sinemanın, tiyatronun, müziğin, kısacası pek çok sanat dalının zemininde edebiyatın yer aldığı bilinciyle değerler eğitimine konu edilecek araçların edebiyatın estetik çerçevesi içinde ele alınması büyük önem taşımaktadır. Ortaya konabilecek edebiyat eksenli değerler eğitimi yorumu, bilişsel alandan daha çok duyuşsal alana hitap edebilecek ve farklı duyuların devreye girmesiyle eğitimin etki gücü yükselebilecektir.
Platon’un kaleme aldığı ve Sokrates’e ait düşüncelerin yer aldığı Devlet isimli eserde eğitimde müzik kullanımına dair cümleler yer almaktadır. Eserde müzik, eğitimde diğerlerinden daha etkili bir araç olarak nitelendirilmekte, ritim ve ahengin ruhun en ücra köşelerine kadar sızarak ona bütünlük kazandıracağı, bu eğitim doğru verildiği takdirde kişiyi zarif kılacağı, doğru müzik eğitimi almış kişinin sanattaki ve doğadaki eksiklikleri, kusurları anında fark edeceği, güzel şeyleri öveceği, güzel şeylerden keyif alacağı, ruhunu onlarla doldurup en sonunda soylu ve iyi biri hâline geleceği ifade edilmektedir.
Her çocuğun içinde, işittiği bir müziğe fiziksel olarak cevap vermek için bir uyarıcı vardır. Fakat bu uyarıcının büyütülmesi, eğitilmesi, geliştirilmesi ve organize edilmesi gerekmektedir. Bu ritmik anlayış, çocuğun bedeninde olduğu kadar zihninde de önemli bir eğitimsel etkiye sahiptir.
Ritim ve müziğin insan üzerindeki etkisi, bireyin anne karnındaki hayatından başlayarak ölümüne kadar devam etmektedir. Büyük düşünür Aristoteles der ki, “Duyguların samimi bir şekilde anlatımı konusunda hiçbir şey ritim ve ses kadar kuvvetli değildir. Mademki bu, gerçek bir güçtür; o hâlde müzik mutlaka çocukların eğitiminde kullanılmalıdır.”
Türk toplumunun bir değeri olan ve şarkıları ile toplumsal değerlere önem veren ve kültürel değerlerin nesiller boyu aktarılmasını sağlayan Barış Manço, müzik ile değerler eğitimi konusunda kılavuzluk edebilecek bir sanatçıdır. Bir söyleşisinde şarkılarının özellikle Japonlar tarafından didik didik incelendiğini, şarkıları hakkında konferanslar ve televizyon programları hazırlandığını dile getiren Manço, Türkiye’de bunun onda birinin bile yapılmadığından yakınmaktadır (Şahin, 2005, s. 190). Barış Manço, Türk müzik tarihi içerisinde geleneksel kaynakları özgün bir formda yorumlayarak müziği bir mesaj iletme aracı olarak etkin bir biçimde kullanan, sadece müziğiyle değil yaşantısı ve kılık kıyafetiyle de ön plana çıkan özgün bir sanatçıdır. Vermiş olduğu mesajlar, toplumun geniş bir kesimi tarafından alınmış ve Manço, topluma mal olmuş az sayıdaki insan arasına girerek toplumsal hafızada kalıcı bir iz bırakmıştır. Bu sebeple, Yusufeli Çok Programlı Anadolu Lisesi rehberlik servisi olarak 2022-2023 eğitim-öğretim yılı rehberlik yerel hedefi olan “olumlu davranış geliştirme” konusunun Barış Manço’nun şarkıları ile ele alınmasının öğrenciler için etkili olacağı düşünülmektedir.
Manço eserlerinde Türk töresini (Halil İbrahim Sofrası), Anadolulu insan tipini (Sarı Çizmeli Mehmet Ağa) ve kadim Türk tarihinden olayları (Estergon Kalesi, Kayaların Oğlu, Küheylan, Genç Osman) konu etmesi bakımından çağdaşlarından ayrılarak, müziğine milli bir şuur katmıştır. Şarkılarında sadece sevgi ve aşkı dile getirmemiş, sözü ve ezgisiyle halk hayatını resmetmiş, geleneksel hayatın güzelliklerine dikkat çekmiş, doğa sevgisini aşılamış, toplumsal değerleri ve normları çocuklara öğretmeye, büyüklere de hatırlatmaya çalışmıştır. O, ölümüne kadar yaptığı programlarla Türk toplumu için model olmaya çalışmış ayrıca benliğinden kopmadan Türk´ü dünyaya, dünyayı Türk´e açmıştır.
Barış Manço, müziğini yaparken onun alt metni için de en az müziği kadar uğraşmış ve salt bir dinletiden ibaret olmayan, bir hikâyesi ve felsefesi olan müzik eserleri üretmiştir. Bir müzik kutusu gibi arka arkaya şarkılar sunan birisi olmadığını (Tunca, 2005, s.44), dünyaya şarkıcı olarak gelmediğini, düşüncelerini aktarmak için bu dünyaya geldiğine inandığını (Tunca, 2005, s.82;Yatağanbaba, 2006, s.23) ve insanın boşa konuşmaması gerektiğini (Şahin, 2005, s.29) ifade etmektedir. Manço, siyasi bir şarkıcı patenti taşımamış ve siyasal sloganlara rağbet etmemiştir. O, felsefesini notalara ve şarkılara güle-oynaya yazan bir Türkiye filozofu olmuştur (Durbaş, 1999, s. VII-VIII). Onun filozof olduğunu anlamak için şarkılarının sözlerini dikkatle okumak yeterli olmaktadır. Şarkıları dikkatle satır satır okunduğunda bunu, bir başka insanın kolay kolay yazamayacağı anlaşılabilmektedir. O, bir bilgenin inceliğinde düşünmüştür (Durbaş, 1999, s. 82).
1) Barış MANÇO’ nun resimleri ve şarkı sözlerinden oluşan slaytın izletilmesi
Barış Manço’ nun Gençlerin Olumlu Davranış Geliştirmesini Destekleyen Bazı Şarkıları
“Geçmişini tanımayan bugününü anlamaz ve yarınını kuramaz.” diyen Barış Manço kimi şarkılarında da çeşitli geleneksel referanslara yer vererek geçmişle şimdi arasında bir köprü kurmaya çalışmakta ve bunları gençlere anlatarak değerlerin günümüzde de yaşayabilmesi için bir gayret göstermektedir.
2) Aman Yavaş Aheste şarkısının dinlenilmesi ve edebiyat öğretmeni Zehra AYDIN tarafından analizinin yapılması
AMAN YAVAŞ AHESTE
Sabırlı derviş murada ermiş
Acelesi olana ağır ol demiş
"Amman" demiş aheste
Aman yavaş aheste
Tiz-i reftar olanın payine damen dolaşır
Erişir menzil-i maksuda aheste giden
Tiz-i reftar olanın payine damen dolaşır
Erişir menzil-i maksuda aheste giden
Aheste çek kürekleri aheste
Perdedari mikuned der kasr-ı kayser ankebut
Bum nevbet mizedend der tarem-i efrasiyab
Perdedari mikuned der kasr-ı kayser ankebut
Bum nevbet mizedend der tarem-i efrasiyab
Söz gümüşse sükut altınmış
Demek ki susmak daha kıymetli
Sessiz sakin durmak varken
Konuşup yorulana bilmem ne demeli
Aman yavaş aheste
Aman yavaş aheste
3) Süper Babaanne şarkısının Konaklama öğretmeni Yusuf ÖKSÜZ tarafından canlandırılması, şarkının analizinin rehber öğretmen Hilal YILDIRIM tarafından yapılması
SÜPER BABAANNE
Babaannem dedemi ilk gördüğü gün
Tam yüreğinden vurulmuş
Dedem şöyle bir çapkınca bakıp
Hafifçe bıyığını burmuş
O zamanın erkeği pek bir ağırmış
Kızları ise pek bir hoşmuş
Kırk yıl, bir yastıkta tam kırk yıl
Anlat babaanne ölümsüz aşkını
Bir yastıkta tam kırk yıl
Kırk yıl, kırk yıl, kırk yıl
Ufacık bir yuva, nohut oda bakla sofa
Ama sapasağlam ayakta
Çeyiz dedikleri yorgan yastık
İki sandık iki de bohça
Gözleri hala dolu dolu oluyor
Dedemin adını andıkça
Kırk yıl…
Süper babaanne, seni çok seviyoruz
O büyük aşkları inan biz de yaşıyoruz
Bugünkü genç kızlar yarının anneleri dersin
İnan gençleri anlayan bir tek sensin
Tüh tüh tüh tüh maşallah nazar değmez inşallah
Süper babaanne, seni çok seviyoruz
O büyük aşkları inan biz de yaşıyoruz
Zaman değişir ama aşklar değişir mi?
Yıllar sonra biz de böyle diyeceğiz değil mi?
Tüh tüh tüh tüh maşallah nazar değmez inşallah
Babaanneme göre zamane kızları
Pek bir hoş ama pek bir zormuş
Hele hele beyleri dede gibi olmasa da
Her şeyi zor beğenir olmuş
E beyleri zor bey, e kızları zor kız
Gençlerin işi pek bir zormuş
Kırk yıl…
Dişi kuş yuvasını severek kuracak ki
Bu iş tamamına ersin
Erkek kanadını şöyle bir açacak ki
Bu iş tamamına ersin
Beyleri zorsa da kızları zorsa da
Bu iş tamamına ersin
Kırk yıl…
Süper babaanne…
4) Kazma şarkısının müzik öğretmeni Esra Öksüz tarafından seslendirilmesi ve edebiyat öğretmeni Rahmi ARSLANOĞLU tarafından analizinin yapılması
KAZMA
Selam büyükler, merhaba çocuklar
Bu akşam size yeni bir öyküm var
Dilim sürçerse kusura bakmayın
Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var
Diyeceğim o ki kişi yetinmeli
Yaşam dediğin kısacık bir çizgi
Namus, şeref, onur hepsi güzel ama
En önemlisi helal alın teri
Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür dersen
Kaz gelen yerden tavuğu esirgemezsen
Bu kafayla bir baltaya sap olamazsın ama
Gün gelir sapın ucuna olursun kazma
Kazma
Kazma
En güzel pilav Dimyat'ta pişer
Yanında hoşaf ne güzel gider
Sen yan gelip yatar, karnın guruldarken
Evdeki bulgur herkese yeter
Şam ipeğinden urba giysen bile
Zemzem suyuyla yıkansan bile
Dünya ahret bir keyif sürmek için
Mutlak dökmeli helal alın teri
Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür dersen
Kaz gelen yerden tavuğu esirgemezsen
Bu kafayla bir baltaya sap olamazsın ama
Gün gelir sapın ucuna olursun kazma
Kazma
Kazma
İnsanın bir kez ters gitmesin işi
Muhallebi yerken kırılır dişi
Kazma olmaya özenmeyin dostlar
Alın teriyle kazanan en mutlu kişi
5) Sarı Çizmeli Mehmet Ağa şarkısının elektrik öğretmeni Hasan ÜNAL tarafından canlandırılması, tesisat öğretmeni Ercan YENİLMEZ tarafından çalınması, Dilara TAŞÇI tarafından seslendirilmesi, hikayesinin Kader AYDEMİR tarafından okunması
SARI ÇİZMELİ MEHMET AĞA
Yaz dostum güzel sevmeyene adam denir mi
Yaz dostum selam almayana yiğit denir mi
Yaz dostum altı üstü beş metrelik bez için
Yaz dostum boşa geçmiş ömre yaşam denir mi?
Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı
Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı
Yaz dostum yoksul görsen besle kaymak bal ile
Yaz dostum garipleri giydir ipek şal ile
Yaz dostum öksüz görsen sar kanadın kolunu
Yaz dostum kimse göçmez bu dünyadan mal ile
Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı
Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı
Yaz dostum Barış söyler kendi bir ders alır mı
Yaz dostum su üstüne yazı yazsan kalır mı
Yaz dostum bir dünya ki haklı haksız karışmış
Yaz dostum boşa koysan dolmaz dolusu alır mı
Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı
Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı
Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’nın Hikayesi
Yıl 1800’lü yıllar…
Mehmet Ağa köyün ağasıdır, diğer bir anlamda köyün babasıdır. Genel olarak köy ağalarını eski Türk filmlerinden kötü olarak anımsarız, bunların aksine Mehmet Ağa çok hayırsever bir insandır.
Mehmet Ağa şehirdeki tüm esnaf tarafından tanınırmış. İhtiyaç sahipleri ise yaptıkları alışverişlerde hesabı Mehmet Ağa’ya yazdırırmış.
Ayın belli günlerinde şehre inen Mehmet Ağa tüm esnaflara uğrar, borçlarını ödermiş. Hatta yeni evlenen gençlere hediye olarak toprak, yer verirmiş.
Mehmet Ağa hayatı boyunca hayır işleriyle meşgul olmuş, yardımlar yapmış ve zengin bir toprak ağası iken beş parasız bir şekilde vefat etmiş…
Barış Manço 1971 yılında gittiği Kıbrıs’ta bu hikayeyi duyar ve araştırır. Daha sonra da bu unutulmaz eseri ortaya çıkarır.
Ayrıca Barış Manço 1982 yılında Mehmet Ağa’nın mezarını bulur ve bir mezar taşı yaptırır.
(https://www.kitaptansanattan.com/sari-cizmeli-mehmet-aganin-hikayesi/)
6) Halil İbrahim Sofrası şarkısının tesisat öğretmeni Ercan YENİLMEZ tarafından çalınması, Gülperi DEMİREL tarafından seslendirilmesi, hikayesinin din kültürü öğretmeni Nurcan Ç. TUNCAY tarafından anlatılması
HALİL İBRAHİM SOFRASI
İnsanoğlu haddin bilir kem söz söylemez iken
Elalemin namusuna yan gözle bakmaz iken
Bir sofra kurulmuş ki Halil İbrahim adına
Ortada bir tencere, boş mu, dolu mu bilen yok
Buyurun dostlar buyurun Halil İbrahim sofrasına
Daha çatal, bıçak, kaşık icat edilmemişken
İsmail'e inen koç kurban edilmemişken
Bir kavga başlamış ki nasip kısmet uğruna
Kapağı ver, kulbu al, kurbanı hiç soran yok
Buyurun dostlar buyurun Halil İbrahim sofrasına
Yıllardır sürüp giden bir pay alma çabası
Topu topu bir dilim kuru ekmek kavgası
Bazen durur bakarım bu ibret tablosuna
Kimi tatlı peşinde, kimininse tuzu yok
Buyurun dostlar buyurun Halil İbrahim sofrasına
Alnı açık, gözü toklar buyursunlar baş köşeye
Kula kulluk edenlerse ömür boyu taş döşeye
Nefsine hakim olursan kurulursun tahtına
Çalakaşık saldırırsan ne çıkarsa bahtına
Halat gibi bileğiyle, yayla gibi yüreğiyle
Çoluk çocuk geçindirip haram nedir bilmeyenler
Buyurun siz de buyurun
Buyurun dostlar buyurun
Barış der, her bir yanı altın, gümüş, taş olsa
Dalkavuklar etrafında el pençe divan dursa
Sapa, kulba, kapağa itibar etme dostum
İçi boş tencerenin bu sofrada yeri yok
Sapa, kulba, kapağa itibar etme dostum
İçi boş tencerenin bu sofrada yeri yok
Para, pula, ihtişama aldanıp kanma dostum
İçi boş insanların bu dünyada yeri yok
Halil İbrahim Sofrası Nedir?
Hz. İbrahim evinde misafir ağırlamayı ve ikramlarda bulunmayı çok seven bir peygamberdi. Evinde bir misafir ağırlayamadığı zaman üzülür ve kendini kötü hissederdi. Bir gün sofrasında misafir olmadan oturmayacağına yemin etti. Bu olaydan sonra tam bir ay boyunca evine misafir uğramadı. Hz. İbrahim'de yeminine sadık kalarak evinde sofra kurdurmadı.
Bu duruma da oldukça üzülmüştü. Bu sebeple evinde sofrasına buyur edeceği misafir aramaya koyuldu. Oldukça uzak bir yerde bir adama rastladı. Bu ıssız yerde ne aradığını sordu. Adam evinde misafir edebilmek için birini aradığını, misafir olmadan yemek yemeyeceğime söz verdim. Üç aydır evime misafir gelmiyor, şükürler olsun sen karşıma çıktın. Evime gel beraber yemek yiyelim dedi.
Hz. İbrahim duydukları karşısında çok şaşırdı. Kendisi yalnızca bir aydır sofra kurdurmazken adam üç aydır hiç yemek yememişti. Beraber adamın evine gittiler. Allah'ın nimetlerini paylaşıp, yiyip, içip, hoş sohbet ettiler. Evden ayrılırken Hz. İbrahim adama döndü ve kendisi için dua etmesini istedi. Ancak adam artık dua etmediğini söyledi. Hz. İbrahim nedenini sorunda peygamberi görmek için çok dua ettim ama dualarıma karşılık bulamadım dedi.
Hz. İbrahim bu duydukları karşısında Allah senin dualarını kabul etti güzel insan, görmek istediğin İbrahim peygamber benim diye buyurdu.
Halil İbrahim Bereketi Sofra Duasının Hikayesi ve Anlamı:
Halil ve İbrahim kardeşler tarlalarından yetiştirdikleri hasadı ikiye pay eder. Bu şekilde geçimlerini sürdürürlermiş. Bir sene yetiştirdikleri buğdayı hasat edip ikiye bölmüşler. Ambara taşırlarken kardeşlerden Halil sen buğdayı bekle ben de çuval getirmeye gideyim demiş. İbrahim bu esnada kendi buğdayından bir miktarını abisininkine ilave etmiş.
İbrahim kendi payına düşeni çuvalına doldurup ambarına taşırken Halil kardeşinin daha çok ihtiyacı olduğunu düşünerek kendi payından İbrahim'e eklemiş. Bu böyle devam etmiş. Ancak hava oldukça geç olduğunda kardeşler taşıdıkları buğdayı bir türlü bitiremediklerini fark etmişler.
Allah hareketlerinden o kadar hoşnut olmuş ki buğdaylarına bereket vermiş. Günlerce ambara buğday taşımışlar. İşte Halil İbrahim Sofrası bereketi duasının da buradan geldiği düşünülür.
(https://www.milliyet.com.tr/ramazan/dini-bilgiler/halil-ibrahim-sofrasi-nedir-halil-ibrahim-bereketi-sofra-duasi-ve-anlami-6411012)
7) Dört Kapı şarkısının dinlenilmesi ve din kültürü öğretmeni Zekerya YILMAZ tarafından analizinin yapılması
DÖRT KAPI
Tuz ekmek hakkı bilene
Sofra kurmasan da olur
Ilık bir tas çorba yeter
Rızkım buymus der içerim
Kadir kıymet anlayana
Sandık açmasan da olur
Kırk yamalı hırka yeter
İdris biçmiş der giyerim
Bir çorbayla karnım doydu
Hırka bana yorgan oldu
Bir de kalem tutmayı öğret
Kırk yıl sana hizmet ederim
Bana bir harf öğret yeter
Kırk yıl sana hizmet ederim
Barış'ım, uzaktan geldim
Dört kapı önünde durdum
Dört kapıdan geçemezsem
Geldiğim gibi giderim
8) Arkadaşım Eşek şarkısının Baturalp YILDIRIM tarafından çalınması, tesisat öğrencilerinin yapmış olduğu boru eşeğin sergilenmesi
Programı sonlandırırken Barış Manço' nun “Bir insan en son ne zaman bahsedilmekten vazgeçilirse, o zaman ölmüş sayılır.” sözüyle onun aslında ölmediğini görmüş oluyoruz. Onu saygı, özlem ve minnetle anıyoruz… Herkesin bir Fatihayı onun ruhuna hediye etmesi dileğiyle..
* Öğrencilerin Barış Manço'nun şarkılarının analiziyle değerlerimizi ve olumlu davranış geliştirmeye dair verilen mesajları benimsemeleri
* Özellikle müziğin öğrencilerin duyuşsal alanına hitap etmesiyle farklı duyuların devreye girmesi ve konunun etki gücünün artması
* Farklı branş alanlarının biraraya gelmesi ve eğlenceli kılınmasıyla hedefin kalıcılığının sağlanması
0 Yorum